8 Ocak 2008 Salı

TÜRKİYE’DE EĞİTİM VE ÖĞRENCİ OLMAK


DENİZ ÖZER 11TM/B


Maalesef diyerek başlamak istiyorum ki bu ülkede öğrenci olmak gerçekten çok zor bir iş. Ülkemizdeki ezbere, binlerce yıldırıcı sınava bağlı eğitim sistemi gençlerimiz için çaresizlikten başka bir şey değil.

Düşünün bir kere, önünüze bir sürü ders konuluyor ve siz daha bu derslerin amacını kavramadan ezbere itiliyorsunuz. Sürekli sizden sınavlara girmeniz ve iyi notlar getirmeniz bekleniyor. Yeteneğiniz, ne istediğiniz belirlenmeden yeteneğinizin olmadığı alanlarda başarı bekliyorlar. Örneğe ihtiyaç varsa; matematik, fizik, kimya gibi sayısal derslerde her insandan başarı beklenemez. Aynı şekilde dil ve sözel alanlarda da herkesten başarı beklenemez. Fakat zorla her öğrenciden tüm dersleri yapması isteniyor. Aksi hâlde düşük notlar onları bekliyor. Sonra gelecek kaygıları…

Gençler bu sınav sistemi içinde sürüklenirken karşılarına ÖSS gibi hayatlarını üç saate sığdıran bir sınavla karşılaşıyorlar. Düşünsenize üç saat eşittir tüm bir kariyer, meslek kısaca tüm geleceğiniz. Hasta olmanız, ailevi durumunuz bunların hiçbiri bu sınava engel değil. İstediğiniz bölüm için kısa zaman dilimi içinde onlarca soru yapıp diğer öğrencilerle yarışa girmeniz gerekiyor. Zira kaybedeceğiniz bir puan bile sizi binlerce kişinin arkasına iter bu maratonda. Aşağı yukarı bir soru için yaklaşık bir dakikanız var. Bu hayatımızın sınavına hazırlanmak ayrı bir zor süreç test çözme teknikleri, ezberler dershaneye dökülen onca para… Üstelik bu dershane dediğimiz yerlerde öğrenciler okulda geçirdiği vakitten daha çok zaman harcıyor. Okul ikinci plana itiliyor. Buraya gidip para karşılığında ders alıyor öğrenciler o büyük sınava hazırlanıyor. Aslında burada kocaman bir adaletsizlik göze çarpıyor. Dershaneye bu parayı veremeyecek olan o kadar çok aile var ki ülkemizde, bu konuya girmek bile ayrı bir makale gerektirecektir. İşte bu ailelerin çocuklarıyla koleje giden, dershaneye giden çocuklar aynı sınava tabi tutuluyorlar. Baştan kaybediyorlar da diyebiliriz. ÖSS’de düz liselerin başarı oranı yüzde iki. Anadolu, fen liseleri ve kolejlerin yüzde yirmiymiş istatistiklere göre. Üniversiteye girenlerinde sadece yüzde otuzu istediği mesleği seçebiliyormuş. Her şey pamuk ipliğine bağlı bir düzende işliyor. İnsan istediği, yeteneği olduğu bir meslek dışında nasıl iç huzuru yakalayabilir ki? Ya da nasıl çevresine bir şeyler verebilir? Çocuk hayvandan korkuyor ama puanı yetmediği için veteriner oluyor, öğretebilme yeteneği yok; ama öğretmen oluyor ülkemizde.

Böyle bir ülkenin kalkınabilmesi imkânsız. Çünkü kimse işinde verimli olamıyor. OKS, ÖSS, KPSS, YDS gibi sınavlar birbirini kovalıyor. Neye yeteneğinizin olduğu önemli değil. Önce bu tabu olan derslerde başarılı olabilmen sonra da bu sınavları geçmen gerekir. Bunun gibi bir eğitim sistemi dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde geçerli değil. Zaten bu yüzden de gelişmiş ülke diyebiliyoruz.

Eğitim ve öğrenci olmak konusunda ki şikayetlerim bu kadar değil aslında. Görüldüğü üzere oldukça ağır bir yük gençler için. Ben burada kesiyorum çünkü sayfalar yetmeyecek bana ve sahneyi size bırakıp çekiliyorum… Bu konudaki görüşlerinizi bana göndermenizi bekliyorum.